Arama

İNSANLAR KLONLANACAK MI?

 

     - Aslında çok basit bir yöntemle gerçekleşen klonlama neden bu kadar geç kaldı diye şaşıyorum. Bilim adamları bu işi 1950’lerde gerçekleştirecek bilgi ve teknolojiye sahiplerdi. Hatta o zamanlar bazı kurbağaların klonlanma çalışmaları yapılmıştı. Sonuç alınmasının 30 yıl gecikmesi bana biraz garip geliyor.  Fakat demek ki bazen basit sorular ve yöntemler bile kimsenin aklına gelmeyebiliyor. Ya da belki bu bilgilerin dünya kamuoyuna duyurulması başka amaçlarla geciktirilmiştir.

     Klonlama için 3 ayrı yöntem geliştirilmiştir: Twinning, Roslin ve Honolulu teknikleri... İskoç genetik uzmanı Ian Wilmut, Dolly’yi klonlarken Roslin, yani çekirdek transferi tekniğini kullandı. Bu yöntemi anlatırsak, sanırım konu anlaşılmış olur.

     Klonlama için öncelikle iki şeye gereksinim var: bir yumurta hücresi ve bir donör hücre. Donör hücre; Dolly’nin babasından alınan canlı bir hücreydi. Yumurta hücresi de herhangi bir dişi koyundan alınmış ama döllenmemiş bir cinsiyet hücresiydi.

     Yapılacak ilk iş; bu yumurta hücresinin çekirdeğini çıkarmaktır. Böylece çekirdeksiz yumurtanın genetik şifrelerinin büyük bir kısmı alınmış olur. Büyük kısmı diyorum çünkü genetik materyalin hepsi çekirdekte değildir. Sitoplazma içinde de DNA taşıyan maddeler vardır. Sonra bu yumurta hücresi "Gap Zero" adı verilen bir dönem geçirmeye bırakılır. Kısaca "G0" denen bu evrede, çekirdeğini kaybetmiş olan yumurta "baygınlık" geçirir ve tüm fonksiyonları durur ama ölmez.

     İşte o evrede, yumurtanın içine donör denen canlı  hücrenin çekirdeği konur. Tabiî bu bir cinsiyet hücresi olmadığı için, genetik yapısı tam olan bir hücredir. Yani erkek veya dişi olsun, hangi hayvandan alınmışsa, o hayvanın bütün genetik şifrelerini içerir. Böylece o yumurta döllenmiş bir yumurta gibi bölünmeye hazır hâle gelmiş demektir. Fakat önce “G0” evresinden çıkıp ayılması lazımdır. Bunu sağlamak için de hafif bir elektrik akımı verilir. Yeni çekirdeği kabul eden yumurta hücresi birkaç saat sonra bölünmeye başlar, etmeyen ise ölür ve deneme başarısız olur.

     Bölünen hücreler bir embriyon oluştururlar. Bu evrede artık embriyonun lâboratuvardan alınıp, bir annenin rahmine konması gerekir. Bu embriyon üvey annesinin rahminde yaşarsa, büyümeye devam eder ve vakti gelince donör hücre kime aitse ona tıpatıp benzeyen bir yavru olarak doğar.

     İşte klonlama denen yöntem, bu kadar basit bir biyotekniktir.

     Dolly’den bu yana bu yöntemle ve diğer iki teknik kullanılarak yüzlerce hayvan türü klonlanmış ve çoğunda başarılı olunmuştur.

     - Peki, klonlamanın bize bir yararı olacak mı?

     - Elbette olacak. Öncelikle hastalıksız ve çok daha verimli hayvanlar ve bitkiler üretmiş olacağız. Hayvanlardaki hastalıklara neden olan bozuk genler bulundukça ve bunların sağlıklı olanları klonlandıkça, üreyen hayvanların hem kendileri daha iyi bir yaşam sürecekler, hem de insanlar onlardan daha fazla verim alacaklar.

     - İnsanların klonlanması da mümkün mü?

     - Bunun etik tartışmaları uzun sürmezse ve “think-tank” denilen düşünce kuruluşları klonlamanın faydalarını halka yeterince anlatabilirlerse, bence en geç 5 yıl içinde insanları da klonlamak mümkün olacak. Belki o zaman ilk Klon İnsan’a sahip olma hakkı çok önemli bir kişiye verilecek ve tarihte bir büyük çağ daha açılmış olacak. Fakat o insanın ruhsal sağlığı hakkında hiç kimse bir garanti veremez!

     Genetik araştırmalara yatırılan kaynakların, zamanın ve enerjinin ne denli devasa boyutlara ulaştığını çoğu insan bilmiyor. İngiltere, ABD ve Japonya bu teknolojiye 50 yıldan beri çok büyük yatırımlar yapıyorlar. O nedenle, bunun ulaşacağı düzeyi şimdiden kestirmek için yüksek bir hayal gücü gerekmiyor. Kopya insan sırada bekliyor ve hatta konuştuğumuz şu anda bile gerçekleşmiş olabilir!

     - O zaman 40 yaşında bir insan klonlandığı zaman doğan çocuk 40 yaşında mı olacak?

     - Bunu ancak uygulamada görebileceğiz. Dolly adlı koyun kopyalandığı zaman 3 yaşındaki babasına benzedi; fakat normalden daha kısa yaşayıp öldü. Ama bir başka denemede bir buzağı klonlandığında, buzağı normal yaşında doğdu. Proteinlerin ve enzimlerin nasıl reaksiyon göstereceklerini şimdilik kestirmek çok zor; ama bütün zorluklar aşılacak, klonlama rutin bir iş hâline gelecektir.

Benzer Yazılar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yaz...

İsim :