Arama

İNAKTİF HBSAG TAŞIYICILIĞI

 

Prof. Dr Ali MERT       

 

Terminoloji

 

İlk kez 1987 yılında Hoofnagle ve ark.(1) ‘kronik HBsAg taşıyıcılığı’ kavramını ve bu

kavram içinde yer alan 2 farklı tanımlamayı (asemptomatik veya sağlıklı HBsAg taşıyıcılığı

ve kronik hepatit B) yapmışlardır. Bu terminoloji hepatit B virüsüne bağlı kronik karaciğer

hastalığı (minimal hepatitden siroza kadar) olan ve olmayanların tümünü kapsamaktadır.

HBsAg pozitifliğinin 6-12 aydan fazla sürmesi ‘kronik HBsAg taşıyıcılığı’ olarak

isimlendirilir ve bu terminoloji ‘kronik HBV enfeksiyonu, kronik HBV taşıyıcılığı, HBV

taşıyıcılığı, HBsAg taşıyıcılığı’ ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Bu eşdeğer tanım

içinde literatürde ‘kronik HBV enfeksiyonu’ terminolojisi en sık kullanılırken, günlük

hekimlikte ise ‘HBsAg taşıyıcılığı’ kullanılmaktadır. Aslında hekimlerin çoğunun ‘HBsAg

taşıyıcılığı’ndan kastetdiği ‘inaktif HBsAg taşıyıcılığı’dır; fakat bu düşünce yanlıştır. Bu

yanlış algılama sonucunda literatürde HBsAg taşıyıcılarında hepatosellüler kanser (HSK)

insidansı artmıştır bilgisi, yanlışlıkla inaktif HBsAg taşıyıcılarında artmış gibi

algılanmaktadır.   

 Asemptomatik veya sağlıklı HBsAg taşıyıcılığı küresel olarak kabul edilmiş ve tam

olarak doyurucu bir tanımlama değildir. Asemptomatik  HBsAg taşıyıcılığı; 6 aydan fazla

süren HBsAg pozitifliğinin olması, karaciğer hastalığı kliniğinin olmaması ve 6 aylık sürede

en az 2 kez bakılan transaminazların normal bulunması olarak tanımlanır. Bu olguların

karaciğer histolojileri normaldir veya minimal değişiklikler içermektedir. Sağlıklı taşyıcılarda

rutin olarak karaciğer biyopsi endikasyonu yoktur. 2000’de yapılan National Institutes of

Health (NIH)  uzlaşı toplantısında HBV enfeksiyonu için kullanılan klinik terimler ve bu

terimlerin tanısal ölçütleri yeniden gözden geçirilmiştir (2,3). Böylece asemptomatik HBsAg

taşıyıcılığı veya sağlıklı HBsAg taşıyıcılığı terminolojisi yerine ‘İnaktif HBsAg taşıyıcılığı’

kullanılmıştır.

 

İnaktif  HBsAg taşıyıcılığı: Tanı ölçütleri

 

1-HBsAg pozitifliği >  6 ay

2-HBeAg negatif, anti-HBe pozitifliği

3-Serum HBV DNA düzeyinin < 105 kopya/ml olması

4-Serum transaminaz düzeylerinin sürekli olarak normal seyretmesi

5-Karaciğer biyopsisinde önemli hepatit bulgularının olmaması (nekroinflamatuvar

skor < 4). 

 

İnaktif  HBsAg taşıyıcılığının doğal seyri ve izlemi (3,4,5)

 

Bu klinik tablonun doğal seyri ve sonucu genellikle iyidir (3). HBeAg (-) kronik

hepatit B (KHB)’nin seyrinde ALT ve HBV-DNA düzeylerinde dalgalanmalara sıklıkla

rastlanılmaktadır. Bu nedenle rastlantısal HBsAg (+)’liği saptanan bir olgunun

değerlendirilmesinde ALT düzeyi normal ve HBeAg (-) / anti-HBe (+) bulunursa, bu hastada

inaktif HBsAg taşıyıcılığı ve HBeAg (-) KHB arasında ayrım yapılmalıdır. Viral yük

bakılabilirse bazen yardımcı olabilir. Viral yük, HBeAg (-) KHB’li olguların                    ∼%50’sinde

<105 kopya/ml, diğer yarısında ise >105kopya/ml’dir. İnaktif HBsAg taşıyıcılarında ise <105

kopya/ml’dir ve çoğu zaman bu değer daha da düşüktür (<104kopya/ml). Her olguda viral

 

 

1

 

 

 

 

yük bakılamıyacağına, bakılan olguların da bir kısmında  ayrıma katkısı olamayacağına ve 

her olguya karaciğer biyosisi yapılamıyacağına göre günlük hekimlikte pratik bir yol

bulmalıdır. Bir yıl süreyle hasta izlenir ve 3’er ay ara ile toplam 5 kez ALT düzeylerine

baktırılır; eğer hep normal düzeylerde bulunursa bu olgu inaktif HBsAg taşyıcısı kabul

edilebilir.    İnaktif  HBsAg taşıyıcılarının ömür boyu izlemlerinde  ∼ %25 oranında hepatit

reaktivasyonu (ekzaserbasyonu) görülebilmektedir. Bu dönemde ALT düzeyleri normalin üst

değerinin 5-10 katı kadar yükselebilir. Tekrarlıyan reaktivasyonlar siroza yol açabilir. Bu

nedenle inaktif  HBsAg taşıyıcılarının her 6-12 ayda bir ALT düzeylerine baktırılmalıdır.

Eğer ALT düzeyi normalin üst sınırının 2 katını aşmış  (ALT > 2 X NÜS ) ve persiste ediyor

veya tekrarlıyorsa nedeni araştırılmalıdır; serum HBV DNA düzeyi kontrol edilmelidir ve

karaciğer hastalığının diğer nedenleri de (hepatit D, C ve A süperenfeksiyonu) dışlanmalıdır.

Ayrıca inaktif HBsAg taşıyıcılarında hepatosellüler kanser (HSK) taraması da düşünülmelidir.

HSK için yüksek riskli HBV taşıyıcıları (40-45 yaşın üzerinde erkek, sirozlular  ve HSK aile

öyküsü olanlar) her 6 ayda bir hem AFP hem de US ile taranmalıdır. Kronik HBV

enfeksiyonlu düşük-riskli hastalarda rutin tarama önerisiyle ilişkili yeterli veri olmasa da,

endemik bölgelerdeki taşıyıcaların AFP ile HSK taraması düşünülmelidir. 

İnaktif HBsAg taşıyıcısı indeks olgu ve aile bireyleri hastalığın doğal seyri, bulaş

yolları ve alınacak önlemler yönünden ayrıntılı olarak bilgilendirmelidir. İndeks olgu eşi başta

olmak üzere tüm aile bireyleri HBV enfeksiyonu yönünden taranmalıdır ve seronegatif olanlar

aşılanmalıdır.     İndeks olgu eşine hızla aşılama veya normal aşılama  şeması uygulanabilir.

Yalnız antikor oluşana kadar ilişkide prezervatif kullanması önerilmelidir.                        İndeks olgu

kadınsa gebe kalabileceği ve perinatal bulaşmayı önlemek için yenidoğana hemen hepatit B

immünglobulin verileceği ve aşılanacağı belirtilmelidir. 

 

İnaktif  HBsAg taşıyıcılarında tedavi (3,4,5)

 

Bu hastalarda antiviral tedavi endikasyonu yoktur.

 

Kronik HBV enfeksiyonun doğal seyri: 4 faza ayrılabilir (6,7, 8) (Şekil 1):

 

Bütün hastalar her fazı geçirmezler. Hastanın hangi fazları geçireceği HBV

enfeksiyonunu aldığı yaşla ilişkilidir.

 

1-Birinci faz (immün tolerans dönemi). HBV’ne karşı bir immün tolerans söz konusudur.

Özellikle HBV enfeksiyonunu perinatal yolla alanlarda ve ayrıca erken çocukluk döneminde

(<10 yaş) horizontal yolla alanlarda belirgin olarak görülmektedir (Asya ve Sahra-altı

Afrikalı’lar). Çocukluk veya erişkin dönemde alınan HBV enfeksiyonlarında immün tolerans

faz kısa sürelidir veya yoktur. 1-4 dekat süren bu faz; normal ALT düzeyleri, HBeAg

pozitifliği, yüksek HBV-DNA düzeyleri  ve normal / minimal HAİ ile karakterizedir. Bu

dönemde spontan veya tedavi ile ilişkili HBeAg serokonversiyonu son derece düşüktür

(<%5/yıl). Bu nedenle tedavi önerilmez.           İmmün tolerans dönmedeki hastalarda prognozu

iyidir. 

 

2-İkinci faz (immün klirens / HBeAg pozitif KHB).             Geç çocukluk (10-18 yaş arası),

adolesan ve genç erişkin döneminde alınan akut HBV enfeksiyonları iyileşmeyip

kronikleştiğinde HBeAg (+) KHB klinik tablosunu oluşturmaktadır. Ayrıca perinatal yolla

alınan HBV enfeksiyonu, uzun süreli immün tolerans döneminden sonra üçüncü-dördüncü

dekatlarda HBeAg (+) KHB’ye dönüşebilmektedir. Bu faz; HBeAg (+)’liği, yüksek veya

dalgalanan serum HBV DNA düzeyleri, persistan veya intermittan ALT yükselmeleri ve de

karaciğer  biyopsisinde aktif inflamasyonla karekterizedir. Bu fazın önemli bir özellilği

transaminazlarda görülen alevlenmelerdir. İnfekte hepatositler immün aracılıklı (sitotoksik T

lenfositlerinin HBcAg ve HBeAg’e karşı oluşturduğu immün yanıt) lizise uğramaktadır.

İmmünklirens fazın süresi, alevlenmelerin sıklığı / ciddiyeti siroz ve HSK riskini

arttırmaktadır. Alevlenmeler erkeklerde daha fazla görülmektedir; bu durum erkeklerde

kadınlara göre HBV ile ilişkili siroz ve HSK’nın neden daha fazla görüldüğünü

açıklayabilmektedir. 

İmmün klirens dönemin önemli bir sonucu da HBeAg serokonversiyonudur. Spontan

HBeAg serokonversiyonunun yüksek oranlara ulaşmasını sağlıyan faktörler; ileri yaş,

başvuruda yüksek ALT, akut alevlenme, HBV genotipi (B>C) ve etnisite (Asya’lılar dışı) dir.

Yüksek transaminaz düzeylerinin, konak immün yanıtının ciddi ve dolaylı bir  göstergesi

olduğuna inanılmaktadır. Bu dönemde yıllık spontan HBeAg serokonversiyon oranı %8-

15’dir. HBeAg serokonversiyonu 5 yılda %50, 10 yılda ise %70 ‘dir. ALT düzeyi normalin

üst değerinin 5 katından fazla olanlarda ilk yılda spontan HBeAg serokonversiyon oranı

>%50 olmasına karşın, ALT düzeyi 5 katdan düşük olanlarda bu oran < %10’dadır. Çoğu

zaman HBeAg kaybına geçici hepatit alevlenmesi öncülük etmektedir. Bazı hastalarda

HBeAg kaybı olmaksızın alevlenmeler sürüp gidebilir. HBeAg serokonversiyonu ile HBV-

DNA düzeyleri 107-1010 milyon kopya ‘dan 105 kopya/ml’nin altına inmekte ve serum ALT

düzeyi normalleşmektedir. Sonuçta HBeAg serokonversiyonu olan olguların çoğunluğu

inaktif HBsAg taşıyıcılığına dönüşmektedir (immün klirens faz). HBeAg serokonversinu olan

olguların    ∼%5’inden ise HBeAg (-) KHB olguları da gelişmektedir ve bu olguların ALT

düzeyleri sürekli yüksek veya dalgalanmalar halinde seyretmektedir. Gerçekten HBeAg (-)

KHB olguları; ya HBeAg (+) KHB’li olgularda HBeAg  serokonversiyonu sonucu ya da

inaktif HBsAg taşyıcılarında reaktivasyon sonucu oluşabilmektedir. 

 

3-Üçüncü faz (inaktif HBsAg taşıyıcılığı durumu).     

 

4-Dördüncü faz (HBV replikasyonun reaktivasyonu / HBeAg negatif KHB).            Bu

faz; anti-HBe pozitifliği, saptanabilir HBV DNA düzeyi (>104 kpya/ml), yüksek transaminaz

düzeyleri ve sürüpgiden nekroenflamasyonla karekterizedir. Bu fazdaki hastaların çoğunluğu

inaktif HBsAg taşıyıcılarının reaktivasyonuyla oluşmaktadır; az bir kısmı ise doğrudan

HBeAg pozitif KHB’den HBeAg negatif KHB oluşumuyla gerçekleşmektedir. HBeAg 

negatif ve HBeAg pozitif  KHB arasında klinik, serolojik ve virolojik farklılıklar vardır

(Tablo 1). Bu dönemdeki hastalar (median yaş: 40, aralık: 36-45) genellikle HBeAg pozitif

KHB’li hastalara (median yaş: 30) göre daha yaşlıdır ve karaciğer hastalıkları da daha ileri

düzeydedir (Tablo 1). Çünkü bu dönem kronik HBV enfeksiyon sürecinin ileri evresidir.

Serum HBV DNA düzeyleri HBeAg pozitif hastalardan daha düşüktür;  fakat 108-9IU/ml

kadar çıkabilmektedir. Bu dönemin önemli bir özelliği de dalgalanan bir seyir göstermesidir;

gerçekten bu hastaların      ∼%30’unda başvurularında ALT düzeyleri normaldir. Bu nedenle

inaktif HBsAg taşıyıcılığı durumu ile HBeAg negatif KHB arasında ayırıcı tanı yapılmalıdır.

Bu ayrım için 1 yıl boyunca sık aralıklarla ALT düzeyi  izlenmelidir.                           İnaktif HBsAg

taşıyıcılarının ömür boyu reaktive olma oranı ∼%25’dir ve bu reaktivasyon sonucu yukarıda

da söz edildiği gibi HBeAg (-) KHB oluşmaktadır. HBV reaktivasyonu genellikle

asemptomatiktir, fakat bazen akut viral hepatit kliniğine benzeyebilir. Reaktivasyon HDV,

HCV ve HAV ile oluşabilen süperenfeksiyonlardan ayırt edilmelidir. Akut elevlenmelerin

∼%30’u bu viruslarla ilişkilidir ve bu durum artmış fulminan hepatit riskiyle birlikte olabilir.   

 

Tablo 1. HBeAg  pozitif ve HBeAg negatif KHB’nin klinik, serolojik ve virolojik  özellikleri.

 

Klinik özellik                           HBeAg pozitif                          HBeAg negatif

HBV                                         Wild                                          Prekor/kor-promotır varyant

Ortanca yaş (yıl)                      30                                              40

Tanıda histoloji (%)       

Hafif KHB                    20-40                                        10

Orta/ciddi KHB            40-60                                       ∼60   

Siroz                             10-20                                        30-40

Sürekli remisyon (%)              70-80                                         Nadir 

HBsAg kaybı (%/yıl)               ∼1                                              0.5         

 

 

 

Erişkinlerde HBV enfeksiyonunun doğal seyri ve epidemiyolojisi

 

1-Akut hepatit B (AHB) (∼%70’i subklinik, ∼%30’u ikterli)

 

2-İkterli AHB’li olguların %1’inde fulminan hepatit gelişmektedir

 

3-AHB’li olgularda kronikleşme oranı hastanın yaşı, kliniği (semptomlu ve

semptomsuz) olmasıyla ve hastanın immündüşkün olup olmamasıyla ilişkilidir (8).Tüm

AHB’li olguların %5-10’u, perinatal dönemde enfekte olanların %90’ı ve çocukluk

döneminde enfekte olanların %20’si kronikleşmektedir (kronik HBV enfeksiyonu).

Kronikleşme, immündüşkün olmayan erişkinlerin ikterli AHB’li olgularında ise < %1’dir. 

 

4-Bir toplumdaki kronik HBsAg taşıyıcılarının %10-30’unu KHB’liler, %70-90’nını

ise inaktif HBsAg taşıyıcıları oluşturmaktadır.

5-KHB havuzu HBeAg (-) ve HBeAg (+) KHB’lilerden oluşmaktadır. Tüm dünyadaki

KHB’lilerin %7-30‘u HBeAg (-) KHB’lilerdir. Bu oranlar bölgelere göre değişmektedir.

HBeAg (-) KHB’lilerin oranı Akdeniz Bölgesi, Hong Kong, Kore, Tayvan ve Japonya’da

%40-80 iken  Hindistan, Çin ve düşük endemik bölgelerde (Kuzey Avrupa ve ABD’de) %13-

15’dir. Bu oranları bilmek önemlidir; çünkü ALT düzeyi normal ve viral yükü <105 /ml olan

HBeAg (-) KHB ile inaktif HBsAg taşıyısını ayırmak güçtür. HBeAg (+) KHB’lilerde yıllık

spontan anti-HBe serokonversiyon oranı ∼%7 (%4-10)’dir. HBeAg (-) KHB’lilerde ise yıllık

spontan virolojik nonreplikatif döneme geçiş oranı (sürekli HBV-DNA baskılanması ve ALT

normalleşmesi) ∼%3 (%0-12)’dür.             

 

6-Dünya nüfusunun 1/3’ü (2 milyar kişi) HBV ile karşılaşmıştır ve ∼%5’i kronik HBsAg

taşıyıcısıdır (> 350 milyon). 

7-Ülkemizde kronik HBsAg taşıyıcılığı oranı ∼%5’dir (3.5 milyon)

8-Fibrosis 0 (F0) düzeyindeki KHB’lilerin                  ∼%30’u ortanca 30 yılda siroza (F4)

ilerliyebilmektedir; başka bir deyişle kronik HBsAg taşıyıcılarının %30’undan ortanca 30

yılda siroz ve hepatosellüler kanser (HSK) gelişebilmektedir. HBeAg (-) ve HBeAg (+) KHB

olgularında yıllık siroz gelişme oranı  sırasıyla                         ∼%3 ve      ∼%5’dir. Kronik HBV

enfeksiyonlularda yıllık HSK gelişme oranı ise %1.5 (%0-11)’dur.            

 

 

 

 

 


 

Benzer Yazılar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yaz...

İsim :